Makaleler Makale ve Araştırmalar Makaleler Basının Kurnaz Tavrı
Makale Başlığı: Basının Kurnaz Tavrı

Basının Kurnaz Tavrı

Yazar: Doğu Perinçek • Eklenme Tarihi: 31.03.2007 • Görüntüleme: 3.325

Özet:
Türk milliyetçiliğini iflah olmaz ilan etmek, ancak emperyalizm cephesinden yapılabilecek bir iştir ve bugün daha da anlamlıdır. Bu başlıklar ve haberler, tarihi yeniden yazamamış, Türk milliyetçiliği ile Ermeni milliyetçiliğini eşitleyememiştir

Kelimeler:

    AB GÜDÜMLÜ BASINDA GEÇEN VE ESASEN PSİKOLOJİK YANILTMA HAREKATININ PARÇASI OLAN BU VE BENZERİ YAZILARIN ÇOK DİKKATLE İNCELENMESİ GEREKİYOR.İLK BAKIŞTA PEK SEVİMLİ VE HOŞ GÖRÜNEN BAZI SÖYLEM VE HABERLERİN ALTINDA BİLİNCİMİZE DOLANDIRILMAK İSTENEN BİR EZİKLİK, AŞAĞILIK VE KABULLENMİŞLİK DUYGUSU YATIYOR. BİZLER EZİK MİYİZ? AŞAĞILIK MIYIZ?VE NEYİ KABULLENECEĞİZ;BİZ Mİ BEŞ YÜZ YILDIR ÜLKELER İŞGAL EDİYORUZ,HALKLARA TECAVÜZ EDİYORUZ?.. 
Dr. Doğu PERİNÇEK'TEN kısaltarak sitemize aktardığım bu yazı hem vatana hizmet hem de psikolojik saldırılara karşı bir ders niteliğindedir.Israrla okunmasını tavsiye ediyorum.Gerekirse çıktısını alın ve okuyun,mutlaka okuyun!


Milliyet ve Hürriyet gazetelerinin Patrik II. Mesrob’a yükledikleri misyon

Milliyet ve Hürriyet mi Patrik II. Mesrob’a bir misyon yüklediler, yoksa Patrik mi o gazetelerimize? Milliyet’in 10 Mart 2007 tarihli 16. sayfa başlığı ve ertesi gün yayınlanan Hürriyet’in 19. sayfa başlığı bu soruyu akla getirdi.

MİLLİYET İLE II. MESROB’UN ORTAK BİLDİRİSİ:

“AL TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ VUR ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİNE”

Milliyet gazetesi, Doğu Perinçek ’in İsviçre’de cezalandırıldığı haberini, Ermeni Patriği II. Mesrob’un sözlerini pabuç kadar harflerle büyüterek ezme gayreti gösterdi. Sayfanın başındaki başlık şöyle:

“Mesrob II’den tarihi eleştiri

“Al Türk Milliyetçiliğini vur Ermeni Milliyetçiliğine”

Bu başlığın altında: “Perinçek cezalandırıldı” yazıyor.

HÜRRİYET İLE II. MESROB’UN ORTAK BİLDİRİSİ:

“HEM TÜRK HEM ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİ İFLAH OLMAZ.”

Hürriyet gazetesi, nal toplamayı sevmez. Ama anlaşılan Partik II. Mesrob öyle muazzam bir laf etmiş ki, Milliyet’ten bir gün sonra 19. sayfanın başlığına dokuz sütun olarak koskoca harflerle şöyle yazdı:

“Hem Türk hem Ermeni Milliyetçiliği iflah olmaz.”

Bu başlıkla bastırılmak istenen iki sütunluk haberin başlığı ise şöyle idi: “Lozan fatihi diye karşılandı.”


PATRİK II. MESROB ÜZERİNDEN ÇIKIŞ YAPMAK

Sedat Ergin dostumuzun yönettiği Milliyet ve Ertuğrul Özkök dostumuzun yönettiği Hürriyet, Türk ve Ermeni milliyetçiliğini aynı kefeye koyacaksa, bu çıkışı niçin Patrik II. Mesrob’un üzerinden yapıyor? Patriği sözcü olarak seçmeye ihtiyaçları olmaması gerekir, görüşlerini kendi imzalarıyla ifade etmeliydiler.

Herald Tribune bile, haberi, “İlk kez bir Türk Ermeni soykırımını inkar ettiği için cezaya çarptırıldı.” diye verdi. Böyle bir haberi, krallar gibi ağır ünvanlar kuşanan II. Mesrop’un hafif vaazlarıyla bastırmaya çalışmak hangi gazetecilik ölçüsüne uymaktadır? Gazetecilik, en başta önemli ile önemsizi ayırmaktır. Patrik, bu tür ciddiyetsiz konuşmaları çok sık tekrar etmektedir. Ancak bir Türk, bugüne kadar Ermeni soykırımı yalanı yüzünden ilk kez cezaya çarptırılmaktadır. Dünyanın hiçbir gazetesi Patrik II. Mesrob’un o lafını tek satırla bile vermezken, mahkumiyet haberine geniş yer vermiştir.

HÜRRİYET’İN ISRARI:

“İKİ TARAF MİLLİYETÇİLERİ RANT PEŞİNDE”
Hürriyet ve Milliyet, Patrik II. Mesrob’a misyon yüklemeye devam etmeseler, belki bu yazıyı yazmayacaktık. 25 Mart 2007 tarihli Hürriyet’in 20. sayfasını açınız, güzel bir haber var. Erzurum’daki Rus-Ermeni Tugayı Komutanı Yarbay Tverdohlebov’un Genelkurmay tarafından yayımlanan hatıralarını “Vahşetin tanığı” başlığıyla vermiş. Rus Komutan, emrindeki Ermeni piyade birliklerinin yaptığı kırım ve zorbalığı, bu kitapta canlı tanık olarak anlatır. Bu haberin altına Patrik II. Mesrop Efendi’nin yine o hafif sözleri takılmış:

“İki taraf milliyetçileri rant peşinde.”

Bu lafı Patrik II. Mesrob, Hatay’ın İskenderun ilçesindeki bir kilisede yapılan ayinde söylemiş.

Ermeni devlet adamı ve tarihçisi Karinyan diyor ki:

“Ermeni Milliyetçiliğinin tarihi, emperyalizmle işbirliği tarihidir.” (A.B. Karinyan, Ermeni Milliyetçi Akımları, çev. Arif Acaloğlu, Kaynak Yayınları, 2. basım).

Peki Türk milliyetçiliğinin tarihi nedir?

Namık Kemal’lerden ve Talat Paşa’lardan Mustafa Kemal’lere uzanan Türk milliyetçiliği, iki yüzyıldır emperyalizmle savaşıyor. Evet, iki yüzyıldır! Dünyada pek eşi olmayan, bir tek Çin tarihinde eşi bulunabilen bir emperyalizmle savaş tarihidir bu.

Türk milliyetçiliğini alıp Ermeni milliyetçiliğine vurmak, iki yüzyıldır emperyalizme karşı savaşmak ile iki yüzyıldır emperyalizme alet olmayı aynı çuvala atmaktır
Hüseyinzade Ali Beylerin, Yusuf Akçura’ların, Ziya Gökalplerin, Mustafa Kemallerin milliyetçiliği, etnik grupları düşman kabul etmez; emperyalizme karşı dik durur; ihaleleri paylaşmayı değil, milletin çıkarını esas alır; köklerinden bu yana toplumcudur, halkçıdır. Milliyetçiliği bu tarihten koparıp, ABD’nin çıkarlarına teslim edenler üzerinden milliyetçiliğin küçük düşürülmesi de, ABD güdümlü bir psikolojik savaş temasıdır.
Türk milliyetçiliğini iflah olmaz ilan etmek, ancak emperyalizm cephesinden yapılabilecek bir iştir ve bugün daha da anlamlıdır. Bu başlıklar ve haberler, tarihi yeniden yazamamış, Türk milliyetçiliği ile Ermeni milliyetçiliğini eşitleyememiştir.


BUGÜN EMPERYALİZMİN EN BÜYÜK KÜFÜRÜ: MİLLİYETÇİ SUÇLAMASI
Emperyalizmin merkezlerinden vurun milliyetçiliğe, vurun vatanseverliğe naraları yükseliyor. Tabii emperyalizmle işbirliği yapan küçük etnik grup milliyetçiliğine değil, emperyalizme direnen milliyetçiliğe vurun diyorlar.
Yakın tarihe kadar emperyalizmin sözlüğündeki en büyük küfür: “Komünist” idi. Küreselleşme döneminde küfür değişti. Artık en büyük küfür, “Milliyetçi” suçlamasıdır. Çünkü emperyalizme karşı direnme hattı, milli devletlerin savunulmasıdır, vatanseverliktir. 20. yüzyılın bütün devrimleri, Sovyet Devrimi dahil, istisnasız vatan savunmasında gerçekleşmiştir. Vatan savunması yüzyılın en büyük suçudur.

VURUN TÜRKİYE VATANSEVERLİĞİNE
Bu koşullarda, emperyalizmle işbirliğinde iflah olmaz bir etnik milliyetçilik ile emperyalizme karşı iki yüzyıldır savaşan Türk milliyetçiliğini aynı kefeye koymak, hangi büyük devletin hangi büyük projesine hizmet eder?
Bunun yanıtını kuşkusuz en iyi Partrik II. Mesrob bilmektedir. Vaazlarındaki ısrarlı tavrı da, tarihin iflah etmediği bir tutumu hatırlatıyor.

TARİHİN İFLAH ETTİREMEDİĞİ MİSYON
İçlerinde kuşkusuz bu vatana ve millete bağlı olanları vardı, ama ne yazık ki bazı Ermeni patrikleri, son iki yüzyılda bu topraklarda yaşayan insanlara çok büyük acıların yaşatılmasında misyonlar üstlendiler. Büyük devletlere alet olarak yaptılar bunu. Arkalarında belki ders yoktu, ama şimdi var. Belki hesap kitap bilmiyorlardı ve vicdanları zayıftı. Ama artık bunların hepsinin olması gerekiyor.

Bu kadar tarih birikimine rağmen, Ermeni Patriği II. Mesrob, anladığıma göre, dua okumayı bırakmış, Türkiye’ye milliyetçilik dersleri vermeye başlamıştır. Ama bu dersler, tarihten ders alınmadığını gösteriyor.

Şu Türkiye’yi ne kadar yıpratabilirim mantığı, büyük devletlerin gücünü nasıl kullanabilirim kurnazlığı, Ermeni milliyetçiliğini, Ermeni halkının utanacağı bir yere düşürmüştür. Bu misyondan kurtuluş yok mudur?

BİRİNCİ GÖREV
Bir tarih gerçeği var, bir nesnellik var: Ermeniler evet bizim insanlarımızdır ve komşularımızdır; ancak sayıca az, bir çok yönden zayıf bir millettir. Bu konumları, akıllı ve vicdanlı Ermenileri birlikte yaşama ve sadakat çizgisine bağlamıştır. Akılsız ve vicdansızlar ise (Onlara Ermeni demiyeceğim), bu güçsüzlükten büyük güçlere bağlanarak kurtulacaklarını düşünmüşlerdir. İhanet, hesapsızlıkla birleştiği zaman, büyük düşkırıklığı getirir. Hürriyet ve Milliyet, yanlış başlıklarla hesapsız kurnazlıkları kışkırtmak yerine, vatanseverliği güçlendiren bir yayın çizgisi izlemelidir.

Türkiye, bir vatan ve cumhuriyet savunması dönemine girmiştir.
Bugün Ermeni yurttaşlarımızla birlikte bütün bir millet olarak yerine getirmemiz gereken birinci görev, Türkiyemizde vatanseverliği güçlendirmektir. Ve bu milletin basınına ve bu topraklara ayağını basan patrik ve papazlara düşen iş de bu olmalıdır.



30.03.2007