Şair Eşref (1847-1912)
1847`de Manisa`nın Kırkağaç ilçesi Gelenbe kasabasında dünyaya geldi. 1912`da aynı kasabada yaşamını yitirdi.
1847`de Manisa`nın Kırkağaç ilçesi Gelenbe kasabasında dünyaya geldi. 1912`da aynı kasabada yaşamını yitirdi.
Bir adam ve bir kadın, yan sokaktaki küçük bir otelden bulvara doğruyürüdüler.
Şiir, neredeyse dilin doğuşuyla beraber ortaya çıkan bir yazın türüdür. Şiiri tanımlamak için binlerce ifade kullanılmışsa da doğru ve değişmeyecek bir tanıma ulaşmak olanaksız gibi görünmektedir.
Bazı mecmualar, sahifelerinde basılmak için manzume yollayan amatörlere şiir öğütleri verirler.
Bizde olsun, Batı` da olsun, şiir üstüne ama ozanlarca yazıları okurken kendi kendime, "Ozanlar şiir üstüne niçin yazarlar?"
Söze "şiir" ve "şair" sözcüklerinden başlamak istiyorum.Kimi yazarlar, "ozan" sözcüğünün anlamını daraltıp, bunu yalnızca "saz şairi" bağlamında kullanma eğiliminde olsalar da, ben "şair" yerine "ozan" demeyi yeğliyorum.
Oh, dedi Şükriye Hanım, ohh, kızım geliyor. Oh Allah’ım, hiç aklımda yoktu, taa yaz ortasını bulur artık, başka gelemez diyordum, oh ne iyi oldu, bayram seyranlar da bitti artık peşpeşe, taş çatlasa mektebi koyup gelemez diyordum, geliyor işte, hey güzel Allah’ım, ne diye kapatıyorlar mektepleri böyle durup dururken, oh iyi oldu, çok şükür oh, kızım geliyor.
Ataç, şiir üstüne yazar ya da konuşurken, sık sık, "yapı"sözcüğünü kullanırdı; sözgelişi, "Ozan, sözcüklerle bir yapı kurar," derdi.
Abdulhak Hamid, "En iyi şiirlerim yazmadıklarımdır," demiş ya, dogrusu "yazamadıklarım olmalı; öylesine derin ve güçlü duygular, heyecanlar yaşamış ki, salt bu yüzden onları bir türlü şiire getirememiş...